Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

TiCARET VE FAiZ

Burada Islâm tarafından faizin yasaklanmasının ve ticarete izin verilmesinin nedenlerini araştırmak gerekir. Kur'an'da şöyle -buyrulur: "Allah alış verişi helâl, faizi haram kılmıştır." (II: 275) Bu gün bile, İslam düşmanları, " Alım satım da ancak faiz gibidir." âyetini
gösterirler. Alış veriş helalsa, faizin de helal
olması gerektiğini, çünkü «faizin, para alış verişinin bir sonucu olduğu» görüşünü ileri sürerler. Ticarete yatırılan para, «kar» denen bir fazlalık getirmektedir. Bankaya yatırılan para da
faiz. Allah, bir «artığı» yasaklamakta, ötekine
izin vermektedir. O halde, ikisi arasında ne
fark vardır? Bu konu, gerek ahlaki açıdan, gerekse hukukî açıdan, seçkin hukukçular tarafından, enine boyuna tartışılmıştır. Biz burada,
soruna, ekonomik açıdan bakacağız :

a) Ticareti faizden ayıran, ticarette «risk»
etkeninin oluşudur. Riski üstlenme, İslâmın
izin verdiği ticaretin temelidir. Oysa faiz, sabittir, kâr gibi değişken değildir.

b) Ticaretten oluşan kâr, atılımın ve girişimin bir sonucudur. Faiz de ne atılım, ne de
girişim söz konusudur. Çünkü kredi veren.
borçlu veya yatırımcının kâr ve zararına bakmaksızın, tutarı belli bir geliri garantilemiştir.

c) Ticarette mal alınıp bedeli ödendikten
sonra, alış veriş son bulur. Bundan sonra, alıcı, satıcıya hiç bir şey ödemez. Fakat faiz işleminde, ona para ödenmediği sürece, kreditörün faiz geliri sürecektir. Bu yüzden, ticaretten sağlânan kârda bir sınır vardır. Faizde ise
böylesine bir sınırlama yoktur.

d) Ticaret, üretken olduğu ve kişi ancak
emek ve becerisini ortaya koyarak ve de zorlukları yenerek kazanç sağladığı için, istihdam
olanakları yaratmakta ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmaktadır. 1929 1933 yıllarında ortaya çıkan ekonomik buhrana faiz
yol açmıştır. Bu olay, kapitalist ülke ekonomistlerini, klâsik ekonomik teoriyi bir yana itmeye
ve faizin yer almadığı yeni ekonomik teoriler
geliştirmeğe zorlamıştır. J. M. Keynes, «Para,İstihdam ve Faiz Genel Teorisi» adlı ünlü eserinde, bu konuya ilişkin şu görüşü ileri sürer «Faizin parasal değeri, para dışı üretim mallarında faizin mala oranla değerini arttıracak,
bu malların üretimini engellemektedir. Öte yandan, para üretimi için yatırımları harekete geçirme olanağı da yoktur. Cünkü, varsayım olarak, para, üretilemez» Bir başka yerde de şöyle değinir faize Keynes: «Faiz, istihdam üzerinde şaşılacak bir rol oynamaktadır. Öyle görülüyor ki, faiz, istihdam düzeyini sınırlamaktadır.» Gerçekten bunalımı başlatan da, onu daha kötüye götüren de faizdir, ticaret değil.

e) Ticaret, yakın işbirliğine ve karşılıklı fikir alış verişine aracı olmakta, bunun sonucu
olarak uygarlığın gelişmesinde üstün bir rol oynamaktadır. Buna karşılık, faiz, insanı cimriliğe, bencilliğe itmekte ve ondan acıma duygusunu silmektedir. Böylece, faiz, karşılıklı yardımlaşmayı kökünden yıkmakta, ekonomik büyümeyi önlemekte ve işsizliği artırmaktadır.
Ama İslâmi bir devlette, ticaret, toplum için bir
nimettir.


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com