Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Paranın değiştiremediği iş adamı

Dedesinin babası tarafından iki kişi ile başlatılan dokumacılık serüveni bugün tekstilde kapasite bakımından dünyanın sayılı fabrikaları arasına girmekle devam eden Abdülkadir Konukoğlu, dördüncü kuşak temsilci olarak işin başındadır

Abdülkadir Konukoğlu, klişeleşmiş iş adamı tiplemesinden farklı özelliklere sahip bir kişi. Bir kere, paranın değiştiremediği bir iş adamı o. Sonra nereden geldiğinin bilincinde (Kural-2). Nereye gideceğinin ve gitmek istediğinin de... Bir dönem TÜSİAD’ın almak istemediği, daha sonra ise TÜSİAD üyeliğini kendisi reddeden biri Konukoğlu. Trilyonlara hükmetmesine rağmen, İstanbul’a gelip-gitmekle beraber halen Gaziantep’te oturuyor, ‘hakiki Anadolulu’ Abdülkadir Konukoğlu. O, misafirperverliğin soyad olarak alındığı bir ailede yetişmiş. Belki de bu kadar özelliğin altında yatan sebep onun bu yanı.

İki kişi ile başlayan üretim

Abdülkadir Konukoğlu’nun dedesinin babası olan Antepli Sani Efendi, eşi Hatice Hanım’la birlikte sahip oldukları iki adet el tezgahında dokumacılık yapmaktadır. Osmanlı devleti tebası olan Sani Efendi, Yemen Harbi’ne katılmak üzere askere alınır. Tek çocuğu olan Zekeriya yedi yaşına geldiğinde Sani Efendi’nin şehit olduğu haberi ulaşır ailesine. Dokumacılık işini oğlu devam ettirir, iki adetten 70 adete çıkarır el tezgahlarının sayısını. Bu arada cumhuriyet kurulmuş, yıllar yılları kovalamış, işi Zekeriya Bey’in Firdevs Hanım’la evliliğinden dünyaya gelen beş kardeşten biri (diğerleri Mahmut, Saip, Fadile ve Mediha’dır) olan ve dedesinin ismini alan Sani Konukoğlu devralır. İşi esas manada büyüten Sani Konukoğlu olur. 1943 yılında Bursa’da yaptırılan motorlu tezgahlarla üretmeye başlayınca, el tezgahı dönemi sona erer Konukoğlu ailesi için. Bundan sonra, ne Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, ne ihtilaller, ne de sosyal olumsuzluklar Konukoğlu Şirketler Grubu’nun gelişmesini engelleyebilir. Abdülkadir Konukoğlu’nun da babası olan Sani Konukoğlu, 27 Mayıs 1960 darbesinin hemen ertesi yılında Hidrofil Pamuk Fabrikası’nı hizmete açar. Bundan üç yıl sonra, 1964’te de İplik Fabrikası devreye girer. 70 adet el tezgahı bulunan iş yeri 7 bin çalışanı olan bir şirket haline gelir Sani Konukoğlu döneminde.

Sani Konukoğlu, önce Emine Hanım’la evlenir, en büyükleri Abdülkadir doğduğunda yıl 1948’dir. Emine Hanım Zekeriya (Zeki), Adil, Tülay (Yıldırım) ve Hatice doğduktan sonra henüz 30 yaşında iken kalpten vefat edince Sani Bey, İnci Hanım’la birleştirir hayatını. Sani Bey, ondan da Fatih, Selma (Tuğlu) ve Hakan adında üç çocuk sahibi daha olur. Abdülkadir Konukoğlu “Bizde ayrı diye bir şey yok. Onu söyleyeyim” demektedir bugün.

Sani Konukoğlu, yedi yıl önce vefat edince bayrağı dördüncü kuşağı temsilen Abdülkadir Konukoğlu devralır. Abdülkadir Bey, çekirdekten yetişerek bugünlere gelmiştir. Tabii dedesinin kulağa küpe olacak sözlerini unutmadan: “Aile varlıklı ama şu andaki varlıklılar gibi değil. İçine kapanık, kapalı kutu olarak varlıklı bir aile. Hatta dedem, bedestende dükkanımız olduğundan oraya gidip gelirken ‘eşyayı sepette getirip götürün, ağzını da bağlayın’ derdi. ‘Sepet boş da olsa dolu da olsa ağzı kapalı gidecek. Ne varlığımızı, ne yokluğumuzu kimse bilmeyecek. Yani ellenme, bellenme, dillenme. Niye? Çünkü birinin gözü kalır diye.’ O günden beri biz hayır hasenatımızı yapıyoruz.” (Konukoğlu 1999 yılında meydana gelen deprem nedeniyle o zamanın parası ile tam 1 trilyon liralık yardım yapar)

İmam hatip okulunu yarıda bıraktı

1955 yılında Gaziantep Ahmet Çelebi İlkokulu’nda eğitimine başlayan Abdülkadir, amca ve halalar ile onların çocuklarının da mevcut bulunduğu kalabalık bir ailede geçirir küçüklüğünü. Aile toplandığında 30-40 kişiyi bulmaktadır sayı. Okuldan sonra hep babasının yanında çalışan Abdülkadir, ilkokulun ardından 1963 yılında ticaret okuluna gider. Bir yıl sonra Gaziantep’te İmam Hatip Okulu açılınca o da kaydını buraya yaptırır: “İlkokuldan beri okumayı çok sevmezdim. Sınıfı geçecek kadar çalışırdım. Daha haşarı idim.” Konukoğlu, İmam Hatip Okulu’nu da bir yılın sonunda bırakır: “Okusaydım diye hayıflanmıyorum. Çünkü işletmelerde gördüğümü okullarda göremezdim. Zaman zaman da hayıflanıyorum, yabancı dilim olmadığı için.”

Okul hayatını sona erdiren Abdülkadir Konukoğlu, babasının fabrikasında üç ay boyunca yerleri süpürerek işe başlar. Çıraklık yapar, usta muavini, usta olur. 1966 yılında, yine Gaziantepli bir aile olan Erpamukçu ailesinden Ülgan Hanım’la evlendiğinde (Çiftin Sami, Cengiz ve Emine (Koçer) adında üç çocuğu vardır) ustabaşı olmuştur. 1968’de 24 ay sürecek askerliğini Genelkurmay’da 2. Kademe’de yaptıktan sonra 1970 yılında terhis olur ve işinin başına döner. Konukoğlu önce şef, 1973 yılında da müdür olur. Yani babasının şirketi olmasına rağmen tepeden inme değil, aşağıdan yukarıya doğru basamakları teker teker çıkmayı yeğler.

Baba Sani Konukoğlu bir çok partiden teklif almasına rağmen siyasete hep uzak durmuştur. Oğulları da buna uyduğundan olacak Türkiye’deki siyasi çalkantılar onları çok etkilemez, ihtilaller bile. 1978 ve takib eden yıllarda, Abdülkadir Konukoğlu’nun kardeşlerinden Manchester’da okuyan Zekeriya, Amerika’da işletme tahsili yapan Adil tahsillerini tamamlayarak Türkiye’ye geldikten sonra Sanko dış pazar arayışlarına başlar. Bunun sonucunda 1980-90 arası ise Sanko’nun olduğu gibi Türkiye’nin de kalkınma hamlelerinin yapıldığı yıllar olacaktır. Sağlık (vakıf yoluyla), inşaat (Güneydoğu Ytong’un yüzde 75’inin sahibidir), sigorta, leasing ve otomobil konularında faaliyet gösteren Sanko Grubu, bugün gelinen noktada ise tekstilde kapasite yönünden dünyanın en büyük üç firmasından biridir. 1995 yılında holding olan, 2000 yılı rakamları ile 1.2 milyar dolar cirosu bulunan Sanko’da, 2 kişiyle başlayan çalışan sayısı, 70 ve sonra 7 bin, derken 11 bini aşmıştır: “Herkesin işçi çıkardığı bir ortamda 600-700 işçi aldık. Bizim hedefimiz 20 bin kişiye ulaşmak.” Beşinci kuşağın (Abdülkadir Bey’in çocuklarının) ısrarı ile otomobilde Daewo’nun Türkiye distribütörlüğünü alan Sanko’da tek sorun 2001 krizinden dolayı otomobilde yaşanan sıkıntılardır.

En hoşlandığı müzik: Makine sesi

Bir film şirketi olmasını isteyen, medya gruplarında televizyonlarını elden çıkaracakları zaman alıcı olarak ismi akla ilk gelen patronlardan olan Abdülkadir Konukoğlu, bugün ulaştığı yüksek bütçe ile yurtiçi ve yurtdışı rakipleri tarafından üzerinde durulması gereken bir grup olarak algılanmaktadır. 18 yıl boyunca Gaziantep Tekstil İşverenleri Derneği, 8 yıl İhracatçılar Birliği, yine 7-8 yıl Tekstil Danışma Kurulu Başkanlığı yapan Konukoğlu, Gaziantep futboluna da yardımlarını esirgememektedir. Gaziantepspor Başkanlığı yaptığı 1988-93 yılları arasında takımı 2. ligden birinci lige çıkaran, Sankospor’u Gaziantep Büyükşehir Belediyesi adıyla Belediye’ye devreden Abdülkadir Konukoğlu, TÜSİAD’ın talebine karşılık bu kuruma üye olmayan bir işadamıdır: “Ben öyle yerlere hiç üye olmam. Geçmiş yıllarda o bölgeyi hiç almadılar. Ondan sonra da söylediler ben girmedim. O zamanlar amaçları başka idi. ‘Güneydoğu’yu da alıyoruz, hep beraberiz’ havasını vermek istiyorlardı. Biz o fırsatı vermedik.” Kendisini müthiş dinlendirdiğini söylediği makine seslerini duymadığı zaman ‘Ne oluyor?’ diye merak eden Konukoğlu, her türlü müzikten hoşlanmasını da buna bağlamaktadır. Gelecek beş yıllık süreçte daha da büyüyecek Sanko Holding, 70-80 milyon dolarlık yenileme yatırımının yanında Gaziantep’te otel ve alışveriş merkezi ile petrokimya alanlarında da yatırımlar yapmak için krizin etkilerinin hafiflemesini beklemektedir.

Dört kuşaktır tekstilci olan, beşinci kuşağı yetiştirmeye çalışan, Anadolu’nun bağrından kopup ‘gelmeyen’, orada kalan, kendisini doğup büyüdüğü yere adayan ve bu serüveninin romanını yazdırıp filme aldırmak isteyen Abdülkadir Konukoğlu, kendisini bugünlere getiren kıstasları da şöyle sıralamaktadır: “Hedefimi daima büyük tuttum ve geriye baktığımda mutsuz olmadım. Zaten muaffakiyetin üç kuralı vardır. 1- Çok hırslı çalışacaksın, 2- Geriye dönüp nereden geldiğini bileceksin, 3- Hangi işle ilgileniyorsan ona konsantre olacaksın.”


Cemal A. Kalyoncu


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com