Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Gülmenin İslam’daki Yeri

İslam’ın gülüp eğlenme ve sevinci gösterme şekli hakkında doğru bir sonuca var bilmemiz için, konuyu psikolojik açıdan da incelememiz gerekmektedir. Bunun için de meseleyi iki başlık altında açıklamaya çalışacağız:


1-Mutluluğun Tanımı

Belki de psikolojide en az işlenen konulardan biride mutluluk gerçeğidir. Mutluluk hakkında ortak bir tanım bulunmamaktadır, uzmanlar birçok değişik tanımlarda bulunmuşlardır:

Başarıya ulaşma sonucu insanda oluşan olumlu duyguya denir.

Mutluluk dertsiz olan tüm keyiflere denir.

Aristoteles’e göre, bilimsel olarak değişik konumlardaki insan için mutluluğun tanımını yapamayız, çünkü mutluluğun üç tane olduğuna inanmaktadır.

A: Mutluluğun en aşağısı; lezzet ve keyif almak.

B: Orta dereceli mutluluk; amelde güzel işler yapabilmek.

C: Mutluluğun en üstünü; düşünür ve mütefekkir olarak yaşamaktır.

Sıradan insanlar için mutlu olmak yani günlük yaşamdan keyif alabilmektir. Bunlar için mutluluğa ulaşmak hangi yolla olursa olsun önemli değildir. Değersiz, kötü işler ve hatta insanın kendisini değersiz kılmasıyla da buna ulaşılabilinir.

Böyle bir mutluluk anlayışı, insanın yaratılışıyla uyuşmamaktadır, bazıları mutluluk hapları kullanarak geçici mutluluğa ulaşmaktadırlar, fakat gün geçtikçe hayattan memnun olma derecesi düşecektir. Sokrat şöyle diyor: bir domuz gibi mutlu olmaktansa, üzgün olmayı tercih ederim. Domuz keyif alma acısından yüksek derecededir, fakat hiçbir zaman aklını kullanamaz, yaptığı işleri bir ölçüye göre yapmaz, işte bu yüzdende memnuniyetini gösteremez.

Öyleyse herkesin ortak görüşü olabilecek bir tanım yapmamız gerekmektedir; buna göre de mutluluğu şöyle tarif edebiliriz: Mutluluk kendinden memnuniyet ve keyif derecesinin bileşimidir (kendinden memnuniyet + keyif derecesi = mutluluk).Her ne kadar insanların çoğu mutluluğun doruğuna (düşünür olarak yaşamak) ulaşamasa da, aşağı derecelerde kalmamalıdır ve sadece hayvani keyiflerle kendisini kandırmamalıdır.

2-Mutluluğa Ulaşmanın Yolları

Her ne kadar insan yaşamında sürekli acı ve üzüntüler olsa bile, gene de bunu hayatının her anına genelleştirmemelidir, sorunların sürekli etrafında dolaşmasına izin vermemelidir.

Bu yüzden mutlu olmak için kendisine yol seçmelidir, biz bu yolu kısaca şöyle tanımlamaktayız: uzun süreli mutluluk yalnızca ahlak ve din ile mümkündür. Demek ki mutluluğun yolu, sorumsuzca, sınırsızca yaşamak ve toplumun, ahlakın, dinin kurallarına bağlı olmamaktan geçmektedir.

Bilimsel acıdan insanın mutlu olabilmesi için birçok değişik yöntem bulunmaktadır, onlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

1- Yersiz endişelere karşı direnmek.

2- Tahammül edebilme ve kabullenme gücün çoğalması.

3- Yolculuğa çıkmak.

4- Spor yapmak.

5- Gülmek ve insanlara tebessüm etmek.

6- Şaka yapmak.

7- Açık renkli elbise giymek.

8- Bakımlı olmak.

9- Mutlu ve huzurlu insanlarla görüşmek.

10- Yersiz beklentilerde bulunmamak.

İslam acısından sırf ağlamak ve gülmek, üzülmek ve sevinmek tek başına hiçbir önem arz etmez. Bunların hiçbiri başlı başına diğerinden üstün kabul edilmemektedir. İslam sırf ağlanılsın yahut sırf gülünsün diye kimseyi yönlendirmemiştir. Bu işte önemli olan neden ve niçin yapıldığıdır, İslam mukaddime ve getirisine önem vermektedir.

Gülme insanın insanlık boyutuna hâkim olan onun ruhuyla alakalı bir durumudur ve bunu gülerek göstermektedir. Her insan, insan olması hasebiyle gülme ve sevinme duygusuna sahiptir. İslam’a göre, eğer bu duygular insanın Allah’a kulluğunda kötü etki bırakmıyorsa iyidir, aksi takdirde kabul edilmemektedir.

Gülmek, eğer insanı ulaşması gereken hedefinden alıkoyuyorsa, insanlara hizmet etmenin önünü alıyorsa ve Allah’a kulluk etmesini engelliyorsa o zaman kötüdür. Rivayetlerde “sebepsiz gülme” olarak tabir edilen, bilinçsizce gülüş beğenilmemiştir, bunun aksine bilinçli olan eğlenmeler beğenilmiştir.

İmam Hasan Askeri (a.s) bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “Sebepsiz yere gülmek cahilliğin belirtisidir.”

Demek ki her çeşit gülme, kötü veya iyi değildir, önemli olan niçin yapıldığıdır.

Gülmek İnsanın ruhuyla uyuşup, akıllıca olursa güzeldir, Bu duygu Allah’ın rızasıyla birlikte olduğu için iyidir, ayrıca ruhun ve bedenin sıhhatini de sağlamaktadır. İslam’a göre gülmek kesinlikle kötü ve beğenilmeyen bir özellik değildir. Aksine İslam gülmek üzerinde çok durmuş ve insanın gülmesine önem vermiştir. Gülmek mutlu olmanın göstergesidir, insan şaka yaparak, fıkra anlatarak, mizahta bulunarak mutlu olabilir. Burada önemli olan edep ve İslam kurallarına riayet etmektir. Sadece bazı olumsuz özellikleri bulunan gülme şekilleri yasaklanmıştır (kahkaha atmak gibi).

İslam hiçbir zaman ağlamak ve gülmek arasında seçim yapmamıştır ve birini diğerine üstün tutmamıştır. Her ikisini insanın varlık boyutuyla bağlantılı kabul ederek unlar için bir takım şartlar ve sınırlar belirlemiştir.

Normal zamanlarda –bazı zamanlar hariç- insan yaşamına hâkim olması gereken özellik gülmektir. İnsan birçok değişik yolla günlük yaşamında mutlu olmalıdır, tebessüm etmek, çalışmak, şaka yapmak, spor yapmak, günahtan uzak durmak, seyahate çıkmak, güzel koku sürmek ve açık renkli elbise giymek insanı mutlu edecektir. İslam mektebinde, mümin her zaman güler yüzlüdür, münafığın ise sürekli suratı asıktır.

Resulullah (ki, en güzel sıfatları kendisinde toplayandır) şöyle buyurmaktadır: “şüphesiz bende sizin gibi bir insanım, şaka ve mizah ta yapmaktayım.” Bir diğer beyanında buyuruyor: “bende şaka yapıyorum, ama şakamda hak ve doğrudan başka bir şey olmaz.”

İslam’ın övdüğü gülme hikmetli ve bilinçli olarak yapılan gülmedir. Gülme yoluyla fikir, irfan, ahlak, fıkı v.b karşılıklı aktarılmaktadır. Peygamberimizin yaşamında bunu çokça görmekteyiz; bir gün yaşlılara şöyle buyurdu: “Cennet sadece güzel yüzlü gençler girecektir” yaşlıların tedirgin oldukları gördükten sonra şöyle devam etti: “sizler önce genç olacaksınız ve ondan sonra cennete gireceksiniz.”

Demek ki, düşüncesizce, günah yoluyla yapılan şakalar (gıybet, iftira,alay, yalan, küfür etmek, aşağılamak v.b),kahkaha atarak gülmek İslam’ın kabul etmeyip, yasakladığı eğlence şekilleridir. İmamlarımız bu tür eğlencelerin zararlarını rivayetlerde buyurmuşlardır. Rivayetlerden, kahkaha atmanın, çok gülmenin, insanların bir araya gelip sadece gülme ile vakitlerini geçirmeleri, yalanla karışık eğlencelerin çok kötü olduğu anlaşılmaktadır.



Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: “Çok gülmek imanı yok eder.”



Yine Allah Resulü (s.a.a) buyuruyor: “Sırf başkalarını güldürmek için yalan söyleyene vay olsun. Vay olsun ona.”

Mutlu olmayı hayatlarından silen, sevinmeyi yok sayan, ağlamanın güzel olduğunu kabul ederek sürekli üzüntülü olanlar, yalnızca İslam’ın beğenmediği ve yerdiği hadisleri okumuşlardır. Yanlışlığa düşmelerinin nedeni de buradan kaynaklanıyor. Aynı şey üzülmeyi kötü bilip, gereksiz eğlence peşinde olanlar içinde geçerlidir.

Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalardan şöyle bir sonuç çıkarabiliriz:

1- Mutlu olmanın yollarından biri gülmektir. Fakat şunu unutmayalım ki, önemli olan her zaman mutlu olmaktır, her zaman gülmek değildir. Sürekli mutlu olmak İslam’ın beğenip, istediği bir yaşam tarzıdır. Kalıcı ve gerçek mutluluğa ulaşmak ise yalnızca ahlak ve din kurallarına uyarak mümkündür.

2- Gülmenin bir tedavi yöntemi olduğunu sadece kısmen kabul edebiliriz. Sürekli gülmek sadece sıradan ve idealsiz insanlar için iyidir, hedefi büyük olan insanlar boş şeylerle vakitlerini geçirmezler. Bu yüzden büyük filozoflardan olan Sokrat, Platon ve Aristoteles yüce insani mutluluğun sadece, düşünme sonucu oluşan mutluluk olduğunu söylemişlerdir. Mutlu olmak isteyen herkes bu yüce mutluluğun peşinde olmalıdır ve sıradan hayvani mutluluklarla yetinmemelidir.

Rivayetlerde bunun için “zahitçe mutluluk” tabiri kullanılmıştır. Emir'el Müminin Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Zahitler, dünyada gülse bile aslında gönülleri ağlamaktadır. Mutludurlar, ama kalplerinde hüzün çoktur.”

3- Toplum ve insan yaşamına hâkim olan ve olması gereken duygu mutluluktur. Dinsel toplantılarda bunu göremiyorsak kesinlikle bunun sebebi din değildir. Bu din mensuplarının yapmış olduğu bir hatadır. İslam’ın istemiş olduğu ağlama, Allah korkusundan dolayı olan ağlamadır, mümin geceleri secdegahını gözyaşlarıyla ıslatarak, göğün yedinci katına kadar kendisini yükseltmektedir. Her zaman, her yerde, yerli yersiz, olur olmaz ağlamaları İslam onaylamamaktadır.

4- İnsanın hayatına hâkim olan en önemli özellik eğlenip gülmektir, insan en ufak bahanelerle mutlu olmasını bilmelidir. Ağlamak ise hayatın her anına hâkim olmamalıdır, sadece belirli zamanlarda ve belirli sebepler nedeniyle olmalıdır.



ÇEVİRİ : ZEHRANET

multi2008 GÜLMEK DİYİNCE İNSANLARIN AKLINA KAHKAHA ATMAK GELİYOR. AMA TEBESSÜM ETMEK DAHA HAYIRLIDIR.AYRICA TEBESSÜM BİR HİZMETTİR. PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V) GÜLMESİ SADECE ÖN İKİ DİŞİNİ GÖSTEMESİDİR...İHTİYACIMIZ OLAN BİR KONUYDU.TEŞEKKÜRLER....

gerçekten güzel bir konu,paylaşım için teşekkürler.Allah(cc) razı olsun.


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com