Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

TAMAHKAR İNSANIN DÜNYA HIRSI

Tamahkar insanlar kendilerinde olan nimetleri hırsla sahiplenir, şükretmeyi akıllarına getirmezler. Bu sebeple de bir türlü ellerindeki nimetlerden dolayı sevinç duyamazlar. Zihinlerinde hep daha da fazlasını elde etme arzusu vardır. Hatta ihtiyaçları olmasa bile yalnızca daha fazlasına sahip olma hırsı içinde yaşarlar ve çok küçük şeylere tamah edebilirler. Allah ayetlerde bu gerçeği haber verir ve bu insanların din ahlakını yaşamamakta ısrarlı olduklarına dikkat çeker:

"Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak; Ki Ben ona, 'alabildiğine geniş kapsamlı bir mal' (servet) verdim. Göz önünde-hazır çocuklar (verdim). Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim. Sonra, daha artırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur). Hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı 'kesin bir inatçıdır."
(Müddessir Suresi, 11-16)



Kendi ellerinde olanı harcamaktan çekinen ve ellerini sımsıkı tutan bu basit karaktere sahip insanlar başkalarına karşı ise tam tersi bir tavır içindedirler. Allah Kuran'da "Eksik ölçüp tartanların vay haline, Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar. Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler." (Mutaffifin Suresi, 1-3) ayetleriyle onların tamahkarlıklarından kaynaklanan sahtekarlıklarını deşifre ederek haber verir. Oysa bu, Allah'ın razı olmadığını Kuran'da bildirdiği ve insanları sakındırdığı bir basitliktir. Rabbimiz bir ayetinde "Onlardan bazı gruplara, kendilerini denemek için yararlandırdığımız dünya hayatının süsüne gözünü dikme. Senin Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir." (Taha Suresi, 131) buyurarak iman eden kullarını uyarmış ve Kendi Katından vereceği nimetlerin daha hayırlı olduğunu hatırlatmıştır.

Tamahkarlık yalnız maddi birtakım değerlerle sınırlı bir kavram değildir. Verilen bir cevapta, sarf edilen bir sözde ve bunların yanı sıra pek çok ayrıntıda bu kötü ahlak kendini gösterebilir. Basit insan kendi deyimiyle "lafın altında kalmaz"; son sözü söylemeye tamah eder. Kimi insanlar her fırsatta konuşmalarının arasına yabancı dilden kelimeler ve vurgular serpiştirerek dil bildiklerini vurgulamaya çalışırlar. Düz ve sade anlatım yerine, söylemek istedikleri kelimenin Türkçesini hatırlayamıyor gibi yaparlar. İnsanlara gösteriş yapabilmek için birkaç kelimeye tenezzül ederler. Benzer şekilde marka, araba, yazlık gibi genelde sahip olunan maddi imkanları vurgulamaya yönelik konuşmaların hemen hemen çoğunun temelinde bu basitlik vardır. Halbuki böyle geçici dünya metalarına düşkünlük göstermek insan için büyük bir utanç vesilesi olmalıdır. Bu basitliğe tenezzül eden kişi ne kadar küçük duruma düştüğünü bilmelidir. Sahip olduğu herşeyin yalnızca göz açıp kapayıncaya kadar geçecek olan dünya hayatına ait olduğunu, ölümle birlikte sonsuza kadar tümünün geride kalacağını unutmamalıdır.

Elde edilen çok küçük çıkarları kar bilmek de bu çirkin ahlakın bir türüdür. Bu tamahkar düşünceye sahip insanlar şaşırtıcı derecede küçük şeyleri kar olarak görürler. Örneğin basit bir insan için, arkadaşlarından önce davranarak daha iyi bir yere geçip oturmak ya da hiç para harcamadan gittiği bir şirket yemeği mutluluk vesilesi olan önemli olaylardır. Benzer şekilde insanların haklarını çiğneyerek elde edilen küçük şeyler de bu insanları beklenmedik şekilde heyecanlandırır ve mutlu eder. Katıldıkları bir davette açık büfeden faydalanabilmek ve yemek için birbirinin önüne geçmeye çalışan insanlar, daha fazla yiyeceğin olduğu tabağı bir şekilde kendisine almaya çalışan insanlar da aynı basitlikte insanlardır. Dahası bu insanların çoğu hiç ihtiyacı olmadığı halde bir tabak yemeğe tamah edebilen insanlardır. Görülüyor ki tamahkarlık kişilerin sahip oldukları imkanların genişliği ya da darlığı ile ilgili bir konu değil, tamamen din ahlakından uzak basit bir ruha sahip olmaları ile ilgili bir konudur. Çok kısıtlı imkanlara sahip olmasına rağmen hiçbir ihtiyacını kimseye bildirmeyen onurlu insanlar olduğu gibi son derece zengin ve varlıklı olmasına rağmen elini sımsıkı tutan ve akla gelebilecek en küçük şeylere bile tamah eden insanlar da çok sayıdadır. Örneğin zengin ve ünlü biri, bir sebeple küçük bir kasabaya gittiğinde hangi mütevazi dükkana girse çoğundan küçük de olsa bir hediyeyle oradan ayrılır. Muhtemelen hediyeleri veren kişiler son derece dar imkanlar içinde yaşayan insanlardır. Kasabayı gezen kişi ise bu küçük yerde yediği yemeğin parasını ödememeyi bile kar olarak gören, aslında ihtiyaç içindeki insanların imkanlarına tamah eden zengin bir kişidir.

Unutulmamalıdır ki basitlik ne eğitimle, ne kültür seviyesi ile, ne de zenginlik, yoksullukla doğrudan bağlantılı bir konu değildir. Esas olarak din ahlakı ile ve vicdanla ilgili bir konudur. Ancak vicdanını kullanan, Allah'ın rızasını arayan ve ahireti hedefleyen Müslümanlar mutmain ve tokgözlü insanlardır. Onlar hırs, tamah, istismar etme gibi din ahlakına ters düşen hallerden kaçınırlar. Çünkü söz konusu insanlar gibi içinde bulundukları anın geçici yararlarını değil, sonsuz ahiret hayatını gözetirler.

Peygamber Efendimiz (sav) de hadis-i şeriflerinde iman edenleri tamahkarlığa karşı uyarmış, "Sakın tamahkar olmayın! Tamah, fakirliğin ta kendisidir." [Taberânî] buyurmuşlardır. Bir başka hadis-i şeriflerinde ise; "Müminin izzeti, insanlara karşı tok gözlü olmasıdır." [Hakim] buyurarak tamahkarlıktan uzak olmasının mümini izzetli kıldığına dikkat çekmişlerdir.


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com