Kişisel gelişim, ülkemizde 90’lardan sonra kendisini hissettirdi. Kuzey Amerika kaynaklı bu akım, bizde hangi ihtiyaçlara karşılık geldi sizce? Başka bir ifadeyle, hangi boşlukları doldurmaya çalıştı?
Öncelikle şunu ifade edeyim: Eğer bir yerde boşluk varsa, doldurulur. Bu, genel bir fizik kuralıdır ve sosyal olaylara da uygulanabilir biliyorsunuz. Bu noktadan denilebilir ki: İnsanlar, hayatlarına yön ve anlam verecek gerçekleri, doğru kaynaklardan öğrenip yaşamazlarsa, hayat prensiplerini kudsi kaynaklardan öğrenmezlerse, bu ihtiyaçlarını başka kaynaklardan karşılamaya çalışırlar. Bu noktadan ben kişisel gelişim akımında, dinden uzak kalışın boşluğunu doldurmaya çalışan bir çaba da görüyorum. “Neden yaşıyorum, hayatımın amacı nedir, nasıl yaşamalıyım?” gibi sorulara hak din ile cevap verilmez ise, kişisel gelişimciler bu cevabı kendilerince vermeye çalışacaklardır tabii ki.
Bildiğiniz gibi, dershaneler ÖSYM’nin yaptığı merkezi sınavlardan sonra ortaya çıktı. Okullar öğrencileri bu sınavlara hazırlamadığı için bir nevi durumdan vazife çıkardılar. Acaba psikologlar ya da iktisatçılar işlerini yeterince iyi yapmadıkları için mi kişisel gelişim sektörü oluştu?
Bence psikologlar ya da iktisatçıların işlerini iyi yapmamaları ile ilgisi yok bu gelişmenin. Psikolojik açıdan normal (en azından hasta olmayan), ekonomik açıdan da yeterli durumdaki bireyler de kişisel gelişime yöneliyorlar zira. Bence bu konudaki esas püf noktalarından birisi, ruhsal yönden sağlıklı, bütçesi denk bir birey olmanın, çoğu kişiye yetmemesi. Bu “yetmeme, tatminsizlik” halinin sebebi de yine birinci sorunun cevabında var. Özel bir şeyler yaparak yaşamına anlam katma ihtiyacı.
Son yorumlar
6 yıl 8 hafta önce
6 yıl 9 hafta önce
6 yıl 9 hafta önce
6 yıl 9 hafta önce
6 yıl 9 hafta önce
6 yıl 10 hafta önce
6 yıl 48 hafta önce
6 yıl 48 hafta önce
6 yıl 50 hafta önce
6 yıl 51 hafta önce