Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

HANGİ DÜŞÜNCEYİ HANGİ DÜŞÜNCEYLE ÖLDÜRÜYORLAR?

KANAAT adı altında; çalışma ve kapasite öldürülüyor. Yerine,tembeller ve miskinler palazlanıyor.Kapasiteler israf ediliyor.

SANATSAL ETKİNLİK adı altında, bir çok ahlaksızlık teşvik ediliyor. Utanma, ar, haya, edep gibi duygular katlediliyor.Yüzler kızarmıyor artık.

KADER adı altında sorumluluklar hep Allah’a havale ediliyor. Allah; (haşa) havale memuru yerine konuyor. Kullar tercihlerinden sorumluluk almıyor.

DERİNE DALMA diyerek, ihtisas öldürülüyor.Gelişme engelleniyor.Dünya çapında büyük adamlarımız yetişmiyor.

BİR GÖZÜN KÖR BİR KULAĞIN SAĞIR OLACAK, çivisi çıkmış dünyayı sen mi düzelteceksin adı altında haksızlıklar ve yolsuzluklar besleniyor . Duyarsızlık, nemelazımcılık teşvik ediliyor .İnsanlar koyun gibi sürüleştiriliyor.Kutsal duygu ve kutsal kaygılar mumyalaştırılıyor, donduruluyor.

YARIN YAPARIZ, Allah’ın günü mü tükendi diye, bugünün sorumlulukları, yarın ki nesillere yükleniyor. Sorumluluklar hep erteleniyor.

ÜZÜMÜNÜ YE BAĞINI SORMA adı altında, haram kazanç teşvik ediliyor. Helal lokma öldürülüyor.Kursaklara helal lokma girmiyor artık.Böyle olunca, haram lokmalar haram, duygular geliştiriyor.

GÖÇ YOLDA DENKLENİR DİYE, araştırılmadan incelenmeden fizibilite çalışması yapılmadan işe başlanıyor. Sonra her şey yap-boza dönüşüyor. Eğitim yap-boza dönüşüyor.Sokaklarımız yap-boza dönüşüyor.Hayatımız yap boza dönüşüyor.Evliliklerimiz yap-boza dönüşüyor.Herşeyimiz,yap-boza dönüşüyor.

BÜYÜĞÜN OLDUĞU YERDE KÜÇÜK KONUŞMAZ diyerek çocukların potansiyeli öldürülüyor.Fikri yapı bodur ve kısır kalıyor.Düşünce gelişmiyor.Sorgulamayan,araştırmayan,ezberci,kopyacı,günübirlikci bir nesil yetişiyor.

SEN EŞ SEÇMESİNİ NE BİLİRSİN DİYE, gelişim evlilikleri öldürülüyor.Çok bilmiş böyyüklerimiz, Daha eşini seçmesini bile bilmediğini söylediği çocuklarına, evlilik gibi ağır bir sorumluluk yüklüyorlar.Böylelikle gelişim evlilikleri öldürülüyor,geçim evlilikleri ortaya çıkıyor.Ülkemiz; Çocuk Anne ve Çocuk Babaların evliliklerine tanık oluyor.Kerameti kendinden menkul Böyyüklerimizin;
Harcını, cehaletten,
Kumunu, lanet geleneklerden,
Suyunu, kör taassuptan karıştırarak,
PSKOLOJİK FAY HATLARI üzerine inşa ettiği evlilikler en ufak pskolojik bir depremde yıkılıyor. Sonra nur topu gibi sorunlarımız ortaya çıkıyor. Evet bizim evlerimiz depremlere dayanıklı değildir, çünkü fay hatları üzerine kurulmuştur. Evliliklerimizde psikolojik depremlere dayanıklı değildir.Çünkü, Psikolojik Fay Hatları üzerine kurulmuştur.


Bu ülkede insanlar, hayatının en önemli iki seçimi olan iş ve eş seçimini yaparken, bu seçimleri yapabilmek için gerekli donanımlardan ne yazık ki mahrum bir şekilde yapıyor. Boşlukları hatırlı ve kerameti kendinden menkul BÖYYÜKLERİMİZ dolduruyor. Sanki onların ne kadar model ve örnek alınacak bir iş ve eş hayatı varsa.Böylelikle, Bu milletin dev bir potansiyeli asla açığa çıkmıyor. Aidiyet ve sürü pskolojisinin kılıcı, özgürlüğün ve bireyselliğin tepesinde, Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor.

ACABA NE DERLER, ACABA NASIL ANLAŞILIRIM ADI ALTINDA, insanlar duygularını öldürüyor. Bir türlü kendisi olamıyor. Bazen bin bir surat oluyor. Kişilerin vicdanı, akıl gelişmiyor. Aidiyet, töre ve gelenekler palazlanıyor.Binbir suratlı insanlar üretiyor bu kültür.Yapay duygular,yapay davranışlar üretiyor bu kültür…

Çocuk anne babaların yaptığı evliliklerle, Nikahta keramet vardır diye yapılan uyumsuz evliliklerle, çocuklar pskolojik olarak öldürülüyor.

YARAMAZ ÇOCUK HAŞERE ÇOCUK DİYE, daha küçük yaşlardayken çocukların, hareket, araştırma, merak gibi duyguları yok ediliyor. Merakı ve enerjisi, kafese tıkılmış aslanlar gibi, tırnakları sökülmüş kediler gibi bastırılıyor, derin susturucularla susturuluyor.Yerine; ezberci, toptancı, hazırcı, meraksız, kaygısız ve sorumsuz bir nesil yetişiyor.

TAKVA ADI ALTINDA,din-darlık adı altında; dini-dar, yobaz, bağnaz insanlar yetişiyor.

İTAAT, BÜYÜĞE SAYGI, TESLİMİYET adı altında; farklı düşünme, sorgulama, araştırma, kıyas yapma, öldürülüyor. Bu ülkede anne ve babaya saygı, onlardan farklı düşünmemekle, aynen onlar gibi düşünmekle mümkün.Beyinleri, duyguları, düşünceleri, kopyalamadan anne ve babayı sevmek ne mümkün!!!Yani hem anneni babanı sevip, hem de onlardan farklı düşünmek, hem yaşıyorum hem de ölüyüm demek gibi bir şeydir bu ülkede.Böylelikle özgür düşünce, büyüklere saygı adı altında bir ,bir katlediliyor.Bir türlü dev potansiyelimiz ortaya çıkmıyor.

BEN BU VATAN İÇİN ÖLÜRÜM diye, bu vatan için OLMAK fikri öldürülüyor. Hep ölüyoruz, ama bir türlü olamıyoruz. Ölmek için kan, olmak için ter dökmek gerekiyor. Her ne hikmetse hep kan dökmeyi, ter dökmeye tercih ediyoruz.Tarihimize bakınız.Kanla kazanılan zaferlerimiz çoktur ama terle kazanılan zaferlerimiz hemen, hemen yoktur.Söyleyin Allah aşkına dirilerinin, mezardaki ölülerini geçemediği bir toplum,nasıl çağı yakalayabilir? Mevcut nufusunun uğruna olmak için değil ölmek için yarıştığı bir ülke nasıl çağı yakalayabilir?

İMAJ VE PRESTİJ adı altında, görünmek ve fark edilmek çok önem kazanıyor.Takva, ihlas, içtenlik,samimiyet yok ediliyor. İnsanlar kurulmuş oyuncaklar gibi,bip bip sesler çıkarıyor. Yapay, yapmacık, iğreti davranışlar çoğalıyor. İyi insan değil, başarılı insan üretiliyor. Bunların çoğu da; bencil kendini beğenmiş, yardımlaşmayı asla sevmeyen, mağrur kişiler oluyor. Bindiği arabadan, giydiği elbiseden, kullandığı cep telefonundan, şeref alan insanlar türüyor.İnsan; kendisi, davranışları, güveni, çalışkanlığıyla marka olamayınca, markayı eşyasında arıyor.Halbuki Japonlar yer sofrasında yemek yiyorlar.65 mk evlerde oturuyorlar.Kaliteli eşya üretimi hızla devam ediyor.Kaliteli insan üretimi hızla tükeniyor.Markalı eşyalar hızla üretiliyor.Markalı davranışlara sahip insanlar hızla tüketiliyor.Davranışlarını ve faziletini marka yapamayanlar, markalı eşyalarda şeref ararlar.Markasız insanı, markalı eşya nasıl kaliteli yapar ki.Sonuçta o eşyayı yine insan üretiyor.Adam kravatını yarım ters görünecek şekilde bağlamış,çünkü markası görünüyor,pes doğrusu….


Basit insan; eşyasından şeref alır.Çünkü, kendisinde şeref yoktur.
Yüce insan; eşyasına şeref verir.Çünkü kalite kendisidir.Kalitesiz insan, kaliteli eşyaya kulluk eder.İnsan kendisinde bulamadığı şerefi, kendisine hizmet eden eşyasında aramaya başlar.Ne kadar ilginç değil mi? Ne kadar ilginçtir,ilkel insan taştan tahtadan putlara tapıyordu.Kendisini modern diye tanımlayan insan tunçtan demirden ve pskolojik putlara tapıyor.Ne kadar ilginç ki, insanlarla gezegenler arasında ki mesafeler kısalırken, insanla kendisi arasındaki mesafe gittikçe açılıyor.İnsan kendisine yabancılaşıyor.Zaman insanın kendisine yabancılaşmasına tanık oluyor.Kaliteli davranış üretimi enflasyonu var.Yüksek ahlak üretimi enflasyonu var.Azıcık bir erdem, o kadar pahalı ki bulamıyorsunuz artık.

POPÜLER KÜLTÜR adı altında; zırva malumatla, lüzumsuz bilgilerle, beyinlerimiz Halkalı Çöplüğüne çevriliyor. ilmi araştırma, kitap okuma, önemli olanı alma,önceliklerimiz gibi özellikler tahrip ediliyor.

STRATEJİ ADI ALTINDA; samimiyet, dürüstlük yok ediliyor.Yüz yüzlü insanlar ortaya çıkıyor.

KÜRESELLEŞME adı altında yerel değerler, teker, teker yok ediliyor.Dolayısıyla insanlar kendi kimliğine yabancı hale getiriliyor.İnsanlar mangurtlaştırılıyor.

BİR HİKMETİ VARDIR adı altında olayların vermek istediği mesaj bir türlü alınamıyor. Karambole ve meçhul hikmetlere gidiyor.Hikmetler, kerameti kendinden menkul hikmet sahiplerinde gizli kalıyor.

AİDİYET DUYGUSU adı altında her türlü fazilet öldürülüyor.Bizim hırsızımız, bizim tembelimiz, o bizden diyerek, her türlü kötülük aidiyet duygusuyla, korunma zırhı içine alınıyor.Fazilet, adalet, hak, can çekişiyor.Ahlaksızlık, haksızlık, adaletsizlik yeşertiliyor.Liyakatsiz aidiyet; liyakatin tepesinde hora tepiyor

ALLAH RIZASI İÇİN adı altında, kul hakkı, emek, alın teri sömürülüyor.Dini değerler, dini söylemlerle katlediliyor.Dini görüntülerle, dini sembollerle dinin içeriği boşaltılıyor.

TEMBELLİK; başarısızlığı,BAŞARISIZLIKDA başka kültürler karşısında, AŞAĞILIK KOMPLEKSİNİ geliştiriyor.
Tembel insan, başka insanların başarılarına önce;
-Hayret ediyor,
Hayreti sonra , hayranlığa dönüşüyor
Hayranlığı ise, zamanla muhabbete dönüşüyor. Böylelikle, tembelliğin doğurduğu sonuçla, yabancı kültürlerin karşısında eğiliyor.Onların her zırvasını; doğru ve bilimsel algılıyor.

Gelişmiş ülkelerin başarısı, çalışmalarında değil kültürlerinde aranıyor.Tembel ve başarısız olanlar, kendi kültüründen tiksinip, diğer kültür içinde asimile olmaya başlıyor.Böylelikle, başarılı ülkelerin her dediği, yüzde yüz doğru birer kanun gibi algılanıyor.Çünkü onlar başarılı ya!!!

SABIR, sınırsız katlanmak diye algılanıyor.Kötülükler,haksızlıklar hep sineye çekiliyor.Böylelikle toplum tuzağına koşan tavşan gibi, katilini emziren anne gibi zalimlerini kendisi oluşturuyor.Kendisi meydana getiriyor.Şunu iyi bilelim ki,zalimler gökten zenbille inmezler.Bir toplum; zalimlerini,şişman adamlarını kendisi besler,büyütür ve içinde barındırır.Senin ömrün hep şerleri seyretmekle geçmedi mi? Sen şerleri seyrederken şerler her tarafı istila etmedi mi?

GELENEK VE GÖRENEK diye. koca bir milletin hayatı söndürülüyor. İlim,ahlak,akıl,mantık,sağduyu, bireysellik özgürlük katlediliyor.İnsanlar hiçbir zaman kendisi olamıyor.İnsanlar hak ve hakikate değil gelenek ve göreneklere hizmet ediyorlar.Böylelikle,SAPIK TÖRELER VE TÖRERİSTLER duygularımıza ve düşüncelerimize ipotek koyuyor.Duygu ve düşüncelerimiz, orman kanunlarıyla, derin susturucularla susturuluyor.

KİŞİSEL GELİŞİM adı altında, Uzakdoğu ve Budizm kültürü insanımıza MODEL olarak gösteriliyor. Bencil, sadece başarıya odaklanmış egoist insanlar yetiştiriliyor.Merhamet, düşene yardım, vefa,gözyaşı dindirmek,gönle sevinç koymak gibi duygular kişisel gelişim adı altında birer birer katlediliyor..Kişisel gelişim adı altında, KESESEL GELİŞİM sektörü palazlanıyor.
(İnsanımızın kapasitesini maksimize etmeye çalışan, insanı geliştirmeye, hayra, güzele, iyiye, fazilete yönlendiren kişisel gelişim ve gelişimcileri tenzih ediyorum)

SEL GİDER, KUM KALIR DİYEREK, haksız ve zalim yakınlarımızı, haklı ve mazlum başkalarına karşı koruyoruz. Bir köyde öğretmen, imam veya ebe, köyün ağasının veya ileri gelen ( aslında ileri gelenlerin çoğu ileri giden, yani haddini aşan insanlardır) birisinin haksız tutumunu eleştirse veya ona ters düşse, köy halkı ağayı haklı çıkarır. Sel gider, kum kalır, biz birbirimizin yüzüne bakacağız diyerek haksız ağayı haklı çıkarır, tam destek verir. Gerekirse yalancı şahitlik eder,adaleti yanıltır.

"Papazı götürdüler,benden değil diye ses çıkarmadım.
Hahamı götürdüler benden değil diye ses çıkarmadım.
Benide götürürlerken ses çıkaracak kimse kalmamıştı zaten."

EVET,ZALİMLERE OLAN ÖFKEMİZ NEDEN HEP ZALİMLERE HOMURDANMAK ŞEKLİNDE TEZAHÜR EDİYORDA, MAZLUMA YARDIM ETMEK, HAKSIZLIKLARA BAŞ KALDIRMAK ŞEKLİNDE TEZAHÜR ETMİYOR?

NUSRET KARDELEN

HER ŞEY MAVİSİNİ YİTİRMİŞ BİR HAYATIN YENİDEN İNŞAASI İÇİN


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com