Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Vicdan Sürekli İsteme Halindedir

İlhamlar, keşifler, duaların kabulü, genellikle tüm zamanların içerisinde değişken bir yerlere gizlenmiştir. Aralıksız isteyebilir durumdayız.

Evrenin Sahibi, insanların geleceğinde bir takdirde bulunduğunda, hem insanların neler istediklerine bakar ve hem de takdirini yaratmadan önce meleklerine bildirir.

Bu açıdan, günlük, haftalık, aylık veya yıllık periyotlar hâlinde eylemlerimiz görevli meleklerce derlenir. Belli dönemlerde geleceğimizle ilgili genel takdirler; belli dönemlerde de özel takdirler bildirilir. Yaratıcı, kaderlerin en sonunda alacağı şekilden en başında haberdardır. Ancak geleceğin kesin ve son şeklini ne insanlar, ne cinler ve ne de gelecekten kısmen haberdar edilerek geleceğin inşasında çalıştırılan melekler bilmektedirler.

Bugünden kader sayfalarımıza baktığımızda, yarın kimi olayların başımıza geleceğini görebiliriz. Oysa, bugün yaptıklarımız nedeniyle ya da bugün bize yapılan haklı bir dua veya beddua yüzünden, bir anda olacaklar değişebilir.

Bu yüzden, hiç kimse gelecek hakkında emin olamaz. Herkesin hayatı her an son bulabilir. Herkesin geleceğiyle ilgili melek-lerdeki bilgiler her an değişebilir. Bu yüzden, istemeye, duaya her an açık olan vicdanımız asla susmamalıdır.

İçinde yaşadığımız belirsizlik durumu, bizi sürekli istemeye, çalışmaya, egzersiz yapmaya yönlendirmek için takdir edilmiştir. Bu sayede bilmediklerimizi öğreniriz ve hedeflerimize adım adım ulaştırılırız.

Zenginliği nereden kazanacağımızı, zekâyı beynimize hangi hapla devşireceğimizi doğuştan bilseydik, zirveye bir çırpıda çıkardık. Sonra da hayatımızın geri kalan yüzde 95'i boş, eylemsiz, anlamsız ve amaçsız geçerdi.

Birçok hayvan, yürüdükleri yollarda dudaklarını uzatır, ısırıp çiğneyerek karınlarını doyurur. Çoğunun yiyecekleri yürüdükleri her yerdedir. Ancak, Yaratıcı, besinlerini bu denli kolay sağladığı hayvanları sürekli çalıştırmak için bu kez ihtiyaçlarının periyodunu daraltmış; miktarını artırmıştır.

Hayvanların görevleri, doğayı temizleyerek doğanın dengesini korumaktır. Bunu da kendilerine tahsis edilen besinleri yemeye devam ederek başarırlar. Tavuk, inek, böcek gibi canlılar, ara vermeksizin beslenmek zorundadır. Bu sayede yeryüzü, sabah ve akşam kafileler hâlinde mesaiye çıkarak durmaksızın çalışan canlılarca şenlendirilir. Doğa, ıssızlıktan ve sessizlikten alıkonulur.

Oysa insanın yaratılış gayesi, ilim yoluyla Evrenin Sahibini tanımasıdır. Onun şanına lâyık sanat eserlerine vesile olmaya çabalaması ve evrenin meyvesi olduğunu, yüksek bir ahlâkla göstermesidir.

Diğer yandan, insana da beslenme ihtiyacı verilmiştir. Ta ki, hayvanlar tatmanın zevkine varırken, insanlar bakakalmasınlar. O zevkler yoluyla Yaratıcının ikram ediciliğini algılamaktan mahrum olmasınlar. Ta ki, yaratılışlarının gayesini keşfedemeyen insanlar; yeryüzünde başıboş kalmasınlar da, hiç olmazsa, yiyeçeklerinin peşinden koşarak dünyayı imar etsinler.

Biz yemek için yaşamakla değil; yaşamak için yemekle görevliyiz. Beslenmek hayvanların neredeyse tüm günlerini; bi-zimse sadece dakikalarımızı işgal ediyor. Bizden istenen, hayatımızın geri kalan bölümünde, bize yaraşır yüksek değerlerin peşinden koşmamız, onurumuza lâyık başarılan istememizdir.

Yaratıcı, tüm zamanlarımızı istemekle ve gayretle doldurmamız için, doğamızı otomatik isteklerle doldurmuştur. İstemek, insan doğasında doğuştandır. Sonsuza dek yaşamak isteriz; mutlu olmak, sevmek, sevilmek, sevdirmek isteriz. Lezzetli ikramları tatmak, içmek, koklamak isteriz. Güzel insanlarla birlikte olmak, güzel olmak, üretmek, vermek isteriz.

Bunlar en azından yontulmamış biçimleriyle doğamızdan gelir.

İstemek yolunda, bir yandan kalbimiz dengesiz ve 1 dalgalı yaratılmıştır. "İnsanoğlunun kalbi, kaynayan tencereden çok daha değişkendir."24 Sevinçten üzüntüye, tatminsizlikten doygunluğa, kalplerimiz her saniye değiştirilir ve aralıksız duaya sürükleniriz. Kaynaşıp duran istikrarsız bir kalbi, Sınırsız Kudretin yakınlığından başka hiçbir sebep sakinleştiremez.

Diğer yandan, Evrenin Sahibi, isteklerin özellikle kabul edildiği çok önemli anları, tüm zamanların içerisine gizlemiştir. Örneğin, bir özel an cuma gününün bir yerlerindedir. Bir özel an, gecenin son üçte birini oluşturan seher vakitlerinde; bir başka özel an, Ramazan aylarında saklanmıştır.

Bazen o özel an tam geçerken, Evrenin Sahibi size duyduğu sevginin yansıması olarak, kalbinize dua etmenizi ilham eder. O günün bir anında anîden kalbiniz titrer ve heyecanlara boğularak istemeye başlarsınız.

Zaten hayatımız hep istemeklerle geçiyor. Akşama değin bilinçlerde rastgele dolaşan hayalleri inceleyebilseydiniz; insanların, arzularını hayal ederek ömür doldurduklarını görecektiniz. Şu hâlde, insanların zaten yapageldiklerini kontrollü yapmalarını öneriyoruz. Hayatlarını yükseltecek istekler belirlesinler. Neleri, kimden istediklerini bilerek ve bilinçli şekilde ve "her fırsatta" istesinler. İstemeyi duaya dönüştürsünler. Böylece Evrenin Sahibiyle bir tür iletişim kursunlar.

Eğer hayırlı bir duayı yapabilmek aklınıza gelebilmişse, Kaderin Sahibi onu elde etme fırsatını da size açmıştır. Eğer o hayırlı istekle ilgilenmezseniz, o istek kalbinizden uzaklaştırılır; çabucak size unutturuluverir. Sonra da, kaçırdığınız fırsat, ötelerdeki lâyık bir ruha bağışlanır.

Dr.Muhammed Bozdağ


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com