Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

İsteklerini Evrenselleştirenler

Evrenselleşen istekler, her şeyi kuşatan, her şey adına dile getirilen isteklerdir. Tüm canlıların iyiliğini onlar adına isteyen, tüm canlıların temsilcisi olarak dinlenecektir.

İnsan tüm evreni kucaklayabilecek potansiyelde yaratılmış bir ruhtur. Bir tek dilinizden milyarlarca dili temsil eden istekler çıksın ister misiniz? Bir tek kalbinizden milyarlarca kalbin duygusu aksın arzular mısınız?

Milyarlarca askerin sorumluluğunu taşıyan bir general gibi evrenin önemli temsilcilerinden olmayı diler misiniz? Bunun yolu, isteklerinizi evrenselleştirmenizden geçiyor.

Gecenin ürkütücü sessizliğinde şehirlerin semalarında gezinen meleklere katılsanız, apartmanların çatılarından semaya yükselen hüzünlü yakarışlar duyacaksınız. Bir anne, çocuğunun hastalığını mırıldanıyordun Bir çocuk penceresinden Ay'ı izlerken, geçen yıl kaybettiği babasını hayal ediyordur.

Şehrin ötesindeki vadilere dalsanız, toprağın küçük mağaralarına sığınmaya çabalayan dar bilinçli canlıların fısıltılarını duyacaksınız. Bir çekirge, gecenin soğuğunda üşüyordur. Bir serçe, sessizce süzülen yılanlardan birine yem olmaktan çekiniyordur. Bir gelincik, bir avuç darlığındaki yuvasında yavrularını ısıtmaya çalışıyordun

Çoğumuz bireysel yakarışlarda bulunuruz. İstek ya şahsımızla ilgilidir ya da kurtulmak istediğimiz acı, sadece bizim başımızdakidir.

Bir kalp o gecenin sessizliğinde, açlıktan korunmak ister.

Apartmanların çatılarında aç bekleyen güvercinler aklınmez. Bir diğeri, "Beni sevdiğime kavuştur." der. Fakat, avcıya hedef olan annelerinin yiyecek getirmesini bekleyen yavru tavşanlar aklından geçmez.

Evren, sayısız varlığın sayısız istekleriyle kuşatılmıştır.

Kulaklarımız göklere yükselen yakarışları duyabilseydi, ihtiyaçların büyüklüğünden dehşete kapılırdık.

Kurak toprak dilim dilim doğranır. Toprağa sarılan \ temsil edi kökler de her çatlamada ayrı bir kopuş yaşar. Toprağa can \ yortar katmaya çırpınan solucanların hayatları söner. Böcekler bu nalır, karıncalar yorulur, bitkiler sararır. Âdeta, susuz toprak, bedenine sarılan çocuklarıyla birlikte Evrenin Sahibine yalvarmakta; ruhlarını serinletecek birkaç yudum suyu beklemektedir.

Bazı varlıkların dili yoktur; ama, hepsinin kalbi vardır. İsteklerini biz duyamayız belki; ama, kalplerinden Yaratıcıları haberdardır. Evren milyarlarca istekle, duayla ve arzuyla kuşatılmıştır. Evrenin Sahibi tüm bu arzuları dikkate alır; hayatı ve her şeyi plânlar ve yaratır.

Kim bu vadilere yayılan dilsiz kalplerin temsilcisi olmak istiyor? Kim bu çaresiz çocukların lideri olacak? Kim bu ovaları kuşatmış, ne yapacaklarını bilmeden bekleyen askerlerin ihtiyaçlarını dile getirerek onları hedeflerine yönlendirecek?
Kim isteklerini evrenselleştiriyorsa! Kim kendisi için istediklerini başkaları için de istiyorsa! Kim yaratılanların ihtiyaçlarını onların adına duaya dönüştürebiliyorsa! Kim kendini evrenin dualarını desteklemekle sorumlu tutuyorsa! İşte o...

İstekleri evrenselleşen insan, göçmen kuşların yorgunluklarını fark edebilir. Evrenin Şefkatli Sahibine yönelir; "Şu ufukta günlerce kanat çırpan sevimli canlılara dayanma gücü ver." diyebilir.

Ruhu evrenselleşen insan, kopan bir buzdağının binlerce penguenin beslenme yollarını tıkadığını öğrendiğinde, penguenler için dua eder. 0 bir iyilik dilediğinde, bütün insanları hatırlar: Bütün insanlara doğruları öğret, bütün insanların ruhlarının gerçeklerle aydınlanmasını sağla, hepimizin acılarını dindir." der.

Evrenselleşen insan için, Rus, İngiliz, Arap, Çeçen, Türk gibi ayırımlar yoktur. Hatta onlar, insan, hayvan, bitki gibi ayırımları da gereksiz bulurlar. Evrensel isteklerle Evrenin Sahibinin huzuruna çıkanlar, orada evrenin temsilcisi gibi kabul edilirler.

Eğer isteklerimiz evrenselleşebilseydi, birkaç açıdan önem kazanırdık: Ruhsal evrende, sorunlarını temsil ettiğimiz ve dile getirdiğimiz canlıların temsilcisi kabul edilirdik. O canlıların ruhsal boyutlarını temsil eden melekler, duamızı duyup destekleyeceklerinden, ardımıza milyarlarca "Evet Yaratıcımız, biz de aynısını istiyoruz, lütfen kabul et!" sözlerini katmış olurduk.

Küçük bir parıltı hâlinde çıktığımız sonsuzluk yolculuğunda, dev bir yıldıza dönüşürdük. Dilimizden, en azından sonsuz hayatta karşılığını fazlasıyla alacağımız reddedilemeyecek dilekler dökülürdü, her şey için de isteriz: "Senin sanatkârlığının en güzel şekilde yansımalarını temsil etmemize izin ver. Bize güzelliklerinin en tatlı biçimlerini yaşat." deriz.

Sonra da şu sözler dillerimizden dökülmeye başlar: "Sınırsız Yaratıcımız! Aramızda barışı ve huzuru yaygınlaştır. Bize doğruları öğret. Bizleri fakirlikten, bencillikten kurtar, ilmimizi arttır, ahlâkımızı, kişiliğimizi güzelleştir."

Zihnimiz basit ve sıradan kaldığında, bencilce, basit ve dünyaya ait şeyleri istemeye odaklanıyoruz. Oysa büyük insanlar evrenin çarklarıyla ilgili gelişmeler için dua ediyorlar. Ruhu yükselen insan, evren ölçeğindeki isteklere o kadar kapılır ki, kişisel sorunlarını unutuverir.

Dr.Muhammed Bozdağ


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com