Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

İlâhî Adaletle Uyuşanlar

Evreni Yaratan Kudret, adaletin esas olmasına hükmetmiştir. Adalete aykırı istekler de gerçekleşebilir; ancak, özel korumadan, rahmetten ve destekten mahrum bırakılır.

Dünyadaki hayat sistemi, doğal (İlâhî) yasalar çerçevesinde işletilirken, zaman zaman sıra dışı müdahaleler yaşanır. Hayatın normal akışına yönelen müdahaleler, adaletin ve hikmetin gereklerine uygun olarak gelmektedir.

Doğal ortama teslim edilseydi, bir zalim sonuna kadar zulmetmeye devam ederdi. Oysa, Yaratıcı, zalimlere karşı meleklere nefreti emretmekte; vicdanlı insanların kalplerine nefretini ilham etmekte; sonra da zalimi zulmünde boğmaktadır.

Doğal ortama teslim edilseydi, belki de şiddetli yokluk içerisinde inleyen bir mazlum, kendisini kuşatan çaresizliklerden hiçbir zaman çıkamayacaktı. Ancak, umulmadık vesileler gönderilmektedir. İnsanlar en şiddetli yoklukların içerisinden bile, olağanüstü yollarla çekilip çıkarılabilmektedir.

Böyle bir sistemin içerisinde, sonsuz hayata dair isteklerimizde genellikle adil davranabiliyoruz. Kendimiz için istediğimiz kadar, başka insanlar ve canlılar için de sonsuz mutluluğu isteyebiliyoruz.

Ancak dünyaya dair isteklerimiz söz konusu olduğunda, hem isteklerimizin kapsamını genişletirken ve hem de daraltırken, adalete aykırı düşme ihtimalimiz yükseliyor.

Dünyaya ait makamlar, unvanlar ve kazanımlar sınırlıdır. Onları birilerinin kazanması, birilerinin kazanmaması anlamına gelir. 1,5 milyon gençten 950 bini, dâhi de olsalar, üniversite sınavım kazanamayacaklar. Türkiye'de bir seçim olduğunda aday
olan binlerce kişiden sadece 550'si milletvekili olabilecek.

Spor müsabakalarında, tuttuğunuz takımın şampiyonluğunu istersiniz. Makamlar ve imkânlar dağıtıldığında, insanlar önce kendilerinden, yakın akraba çevrelerinden veya gruplarına mensup dostlarından başlamak istiyorlar. Çok adayın istediği sınırlı imkânları dağıtırken, İlâhî adaleti yok sayma tehlikesiyle yüzleşiriz.

Doğru olan, en lâyık olan adayların seçilmesine taraf / olmaktır. Eğer özel bir kazanıma liyakatli olduğumuza inanmıyorsak, o kazanımı istemekle hata yaparız. Eğer bir hedefe adaylar arasından seçilip ulaşmak istiyorsak, bunu siyasî yakınlıklarımıza dayanarak değil, gerçekten de* o hedefe lâyık olmaya çabalayarak başarabiliriz.

Lâyık olmadığımız veya lâyık olmak için gerekli bedeli ödemeye adanmadığımız hedefi kolay yoldan elde etmeye girişirsek, hayatımızda onun bedeli bize mutlaka ödetilecektir. Adaleti ihmal edenler, bunaltıcı bir adaletsizliğin pençesine terk edilirler. Başkasına yaptıkları kendilerine de yapılır.

Dualarımızın kapsamını genişletirken de adaletsizlik yapabiliriz. Elbette her kimlikten herkese dua edebiliriz. Ancak insanların kimlikleri değiştikçe, onlar hakkındaki dualarımızın içeriği de değişmelidir. Herkese, öncelikle sonsuz hayatlarını ilgilendiren ihtiyaçlarını dikkate alarak dua edebiliriz.

Adaletsiz bir kral için rahmet ve güç dilemek, adaletsizliktir; zulümdür. Çünkü zalimlerin zatlarına yapılan dualar, onların ruhsal evrende güçlenmesine yol açmakta; zulümlerinin katlanarak uzun yıllar sürmesini sağlamaktadır. Ya da, hayatını Evrenin Sahibini küçümseyerek geçirenler hakkında bağışlanma ve merhamet dilemek, Yaratıcının varlığıyla onurlanan sayısız varlığa zulmetmektir.

Genç bir bayan, anne babasından nefret etmişti. Bu nefretin de desteğiyle, erkek arkadaşlarının ailesinin paralarını gasp etmelerine yardım etti ve onlarla birlikte evden kaçtı. Ertesi gün arkadaşları tarafından, ormanlık bir alanda öldürülmüş bulundu. Görülüyor ki, "Kim bir zalime yardım ederse, Allah o zalimi onun başına belâ yapar." 98

Kitleleri ilgilendiren dualarımızda neyi, ne biçimde desteklediğimiz, desteklerimizin sonuçta nelere hizmet edeceği çok önemlidir. Bize yakışan, kendi dinimizden, inancımızdan veya milletimizden olmayanları dışlamak; on lan sapıklıklarla suçlayarak onlardan nefret etmek değildir. Yaratıcının sevgisini ve dostluğunu hedefleyen yüksek insanın yapabileceği bu değildir.

İnsanlar yanlış inançların veya tutumların peşinden koşuyor olabilirler. Biz de onlar gibi cahil kalsaydık veya ideolojilerin yaptırımları altında beynimiz yıkansaydı, belki de aynı şekilde düşünecektik. Hatta bizim kusursuz olduğumuzu ilân eden bir vahiy de almış değiliz. Hepimiz sadece doğruları öğrenmeye ve doğruları paylaşmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, yanılanlara yardım edebilir, doğrulara kavuşmalarını dileyebiliriz.

Adaletsiz bi kral için güç dilemek, adaletsizliğin güçlenmesine yardım etmektir.

Zulmedenler için adil olan dua, onların zulümden uzaklaştırılmalarını, pişmanlık duymalarını, mutlak doğrulan öğrenerek Evrenin Sahibine yönelmeyi başarmalarını istemektir. Zulümlerinde inat edip acımasızlaştıklarında ise, söylenecek olan açıktır: "Zalimler için yaşasın cehennem!"

Diğer yandan, yanlışlara ve kusurlara bulaştıklarına inandığımız insanlar veya toplumlar için yapabileceğimiz en büyük yardım, onların yanlışlıklarından kurtulmalarını istemektir. Her inançtan herkese, yanlışlarından kurtulmaları yönünde dua etmek, hepimizin sorumluluğudur. Bu sorumluluğunu ihmal eden, yeryüzünün zulümlerden ve çatışmalardan kurtulmasına yeterli katkı sağlayamayacaktır.

Hepimiz aynı Sınırsız Kudretin sanat eserleriyiz. Irklarımızın veya renklerimizin onurumuzla ilgisi yoktur. Siyasal sistemler, sınırlı kaynakları paylaşabilmek yolunda kurulan düşmanlıklara dayanıyor. Bizler her şeyin sonsuz olduğu, insanların sevdikleriyle mutluluk duyacakları sınırsız hayata yönelmiş durumdayız.

O zaman adaletle isteyeceğiz. Cahillerin eğitilmelerine, gençlerin akıllarını kullanarak ve iffetli yaşayabilmelerine, yanılanların doğruları öğrenmelerine, kötülük yapanların kötülüklerini terk etmelerine dua edeceğiz. Bu yaklaşım, isteklerimizi evrensel adaletle uyumlulaştıracak, hakkımızdaki isteklerin de ruhsal desteklerle kuşatılmasına yol açacaktır.

98 Câmiü's-Sağir, Hadis No: 8472

Dr.Muhammed Bozdağ


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com