Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Krizden Güçlenerek Çıkmak

Her insanın hayatında bunalımlı dönemler vardır.Plânlar ters gider, beklenen kârlar elde edilemez, hastalık ve kazalar günlük hayatın akışını bozar.Herşeyin kötüye gittiğinin hissedildiği an dayanacak bir şeyler ararız.Güvenebileceğimiz iç kaynaklar bulmaya çalışırız.Kişiliği zayıf insanlar kolaycılığa koşarlar sığınacak bir liman arayışı içinde birilerine sarılırlar.Kişiliği güçlü insanlar öz kaynaklarını, içlerindeki gizli güçleri ve yetenekleri geliştirmeye çalışırlar.

Başımıza ne geldiği değil ona gösterdiğimiz tepki önemlidir.

İki fare süt kazanına düşer. Birincisi korkuya kapılıp, kendine güveni kaybettiğinden, yenilgiyi kabul ederek çırpınmaktan vazgeçer. Bir süre sonrada ölür. Diğeri ise “Bu işin üstesinden gelmenin mutlaka bir yolu vardır.” der. Çırpınır, çırpınır, çırpınır.. ve bir süre sonra sütün üzerinde kalın bir yağ tabakası oluşur. Farede bu yağ tabakasının üzerinden dışarıya atlar.



Bu hikâyeciğin vermek istediği mesaj insandaki ümit duygusunun gücüdür.

Kötü gidiyormuş gibi gözüken şeyler zamanla şekil değiştirerek bizim için kazanım olabilir. Bunun bir çok örneği var. Herkes özgeçmişini incelese veya başarılı insanların özgeçmişini incelese zor şartlarda gösterdikleri sabır ve dayanma gücünün rolünü görür. Zor şartlarda ayakta kalabilen ve metanet gösterebilen insanlar her zaman iyi günleri görebilmişlerdir.

Güzel şeyler emek vermeden, yorulmadan elde edilemiyor. Bu hayatın gizli yasalarından birisidir. Nefse zor gelen şeyler bizim için genellikle iyi olan şeylerdir. Görünüşte kötü olan pek çok şey sonuç itibariyle bize beklemediğimiz iyilikleri getirebiliyor. Bunun tek şartı var içimizdeki inanç gücüne güvenmek ve ümit duygusunu kaybetmemek. Bu sebeble “Allah’ın rahmetinden, yardımından ümit kesmek, O’na güvenmemek anlamına gelir.” Allah’ın gücüne itimat etmeyen yardımı neden haketsinki? Hz. Peygamber(a.s.m.) Sevr mağarasında “Allah bizimle beraber” dediği için güvercin ve örümcek yardıma geldi.

Hayatın gizli yasalarından bir tanesi de “İyilik kendisini sevenlerle işbirliği yapar” yasasıdır.

İyilik iyilik getirir, kötülük kötülük getirir. Negatif enerji neşreden insanlar kötülükleri çekeceklerdir. Pozitif enerji neşreden insanlar güzel şeyleri çekmektedirler. İyi düşünen iyi davranan insanlara hayat güzel bir şekilde karşılık vermektedir.

Hayatın kendisine karşı olduğunu düşünen insan sürekli gerilim içinde olacaktır. Vücut alarm durumunda olduğu için stres hormonları aşırı salgılanır. Bu da zihinsel zehir demektir. Bir süre sonra mide-barsak, kalp vs.. gibi birçok hastalıklar ortaya çıkacaktır. Bu tür psikosomatik hastalıklar problemler zincirini geliştirecektir. Kötülük kötülüğü işte böylece doğuracaktır.

Hayatın kendisine verdiği şeylerin değerini bilen ve hayatın kendisine er geç yardımcı olacağını inanan insan sahip olduğu nimetleri düşünecektir. Böylece olumlu düşüncenin gücü ile ayakta kalacaktır.

Başımıza gelen olaya böyle olumlu tepki verirsek yapacağımız şeyler olacağını keşfedeceğiz. İçimizdeki yaratıcı güç harekete geçecektir.

Şans; akıl ve fırsatın kesiştiği noktadır.

Hiçbir şey şans eseri oluşmuyor. Şanslı dediğimiz insanların önlerine bir fırsat çıkar akıllarını kullanırlarsa şanslı hale gelirler. Hep olumsuz düşünen, baştan yenilgiyi kabul eden, karamsar bir insanın önüne fırsat çıktığında kendine güveni olmadığı için sağlıklı düşünüp karar veremeyecektir.

Yanlış düşünmeye devam eden insanlar çok fırsatlar kaçırmaktadırlar. Arpa tohumundan buğday çıkmadığı gibi yanlış düşünce bizi doğru hedeflere götürmeyecektir.

Bu nedenle bir çok iyi insan bunalımdadır, mutlu değildir. Aile hayatında, kişisel ilişkilerde doyumsuzdur. İncelediğinizde beyinlerinde yanlış düşünce kalıpları vardır. Bunların etkisi ile önlerine çıkan mutluluk fırsatlarını değerlendiremezler. Hatta kötü olaylardan kazanımla çıkmanın yolunu bulabilecekken verdikleri yanlış anlam nedeniyle fırsatları kaçırırlar.

Tavşan örneği

Psikoterapide kullandığımız bir örnek vardır. Bir insan çok yüksek bir hızla otoyolda gidiyor. Önünde bir viraj var bu hızla giderse takla atacak, ama o farkında değil. Tam bu sırada yoluna bir tavşan çıkıyor, hız kesmek zorunda kalıyor. Yetiştireceği işi geciktirdiği için de çok sinirleniyor. Fakat hızı kesildiği için ilerideki kavşakta takla atmaktan kurtuluyor. Şimdi bu kişi sinirlenip öfkelense bir şey kazanmayacak, ancak olumlu düşünürse iki şey kazanacak. Birincisi hayatını, ikincisi hayatından zevk almayı.

Ölüm dışında her meselenin çözümü vardır.

Hayat bize kendi değerlendirmelerimize göre karşılık verir. Eğer karşılaştığımız problemde bir yolunu bulup üstesinden geleceğinize inanıyorsanız, korkmayınız. İçinizdeki güç devreye geçecek yaşamın gizli yasaları devreye girecek, görünmez yardımcılarınız size yardım edecektir. Çünkü doğru insanların görünmeyen yardımcıları vardır.

Ekonomik krizin psikolojik boyutu

Bir kişinin bunalımı ile bir toplumun krizi genel ilkeler açısından hiç farklı değildir.

Kriz yönetiminde ana ilkeler şunlardır:

1.Krizin önce analizini yapmak.

2.Tanı koymak.

3.Muhtemel çözüm önerilerinde bulunmak.

4.En iyi çözüm için kâr-zarar analizi yapıp karar vermek.

5.Artık çözüm odaklı düşünmek.

Şu an ülkemizde yaşanan ekonomik kriz aslında psikolojik boyutu çok fazla olan bir krizdir.

Toplum olarak korku kültürümüzün çok etkisindeyiz. Bu bizim girişimciliğimizi azaltıyor. Demokrasiyi yöntem olarak benimseyen ülkeler korku kültüründen güven kültürüne geçebilmişlerdir. Korku kültürünün sonucu nemelâzımcılık ve tembelliktir.

Toplum olarak lider tipi bir toplumuz. Şarklılığın bir özelliğidir bu. İtaat kültürü de denebilir. Bir nevi kolaycılık, kurtarıcı beklemek. Birileri gelsin düzeltsin. Bana düşen bir görev var mı diye kendini sorgulayan insan çok azdır.

Diğer eksikliğimiz amaç ve plân kavramımızın zayıflığıdır. Toplum olarak günlük haftalık, yıllık amaçlarını belirleyen insanımız çok azdır. Sabah kalktığında planlı bir çalışma ile güne başlayan insanlar azınlıktadır. Batıda ise böyle değil. Ev hanımı bile odasının kapısına hangi saat neyi yapacağını yazar. Türkiye’de 5000 öğrenci üzerinde yapılmış bir çalışma var, öğrencilerin %50’si ders çalışma yöntemini bilmiyor.

İşletmecilikte bir kural vardır. Farklı insanları aynı amaç etrafında bir araya getirmek. Ortak hedefler doğrultusunda birlikte hareket etmeyi başarmak.

Türkiye’de bugün acilen ihtiyaç olan şey toplumun motivasyonudur. Bunun için ilk şart güven bunalımının giderilmesidir.

Şu an toplumun %80-90’ı ülkeyi yönetenlere güvenmiyor, kendisine de güvenmiyor.

Çözüm odaklı düşünelim.

1.Ülkeyi yönetenler özeleştiri yapıp hatalarını kabul etmeliler.

2.Artık şaka bile olsa yalan söylenmemeli.

3.Toplumun çok güvendiği bir kişi birinci derecede sorumlu olmalı. Sayın Cumhurbaşkanı olağanüstü güven verici etki bırakmıştır. Toplumun meziyet olarak algıladığı kararlılığı, tutarlılığı ve sözünün eri oluşu özellikleri önemli bir fırsattır.

4.Toplumda bireyler olarak ne yapmalıyız. Birincisi olumsuz senaryo yazmayı bırakmalıyız. İkincisi biz toplum olarak zor şartlarda başarılı olmayı çok başarmışızdır. Geçmiş başarılarımız buna örnektir. Er geç bu döneminden de kazanımla çıkacağımızı unutmamalıyız.

5. Birey olarak hak arama bilincimizi geliştirmeliyiz. Ülkede bu kadar yolsuzluk yapıldıysa; bunlar bizim de sessiz onayımızla olmuştur. Almanya’da üç kişi bir araya geldiğinde dernek kuruyor. Biz de kendimizi hükümetin ortağı gibi görüp sahip çıkmalıyız, sorgulamalı ve yapıcı eleştiride bulunmalıyız.

6. Sorun çözme ve hak arama yöntemi olarak demokratik yolları benimsemeliyiz. Eğer bu krizden TBMM.’ini kapamadan çıkabilirsek demokratik olgunluk ve gerçek çağdaşlığı yakalamış olacağız.

Zengin kaynaklarımız, dinamik toplumumuz var. Kriz bize kazanım olacaktır.


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com